4 Ekim 2009 Pazar

KOŞ BALKABAĞIM KOŞ - Eva Mejuto - Redhouse Kidz

Kitabı kendim yorumlayım, kendi düşüncelerimi yazayım dedim ama aşağıda alıntıladığım metin fazlası ile anlatmış kafamdakileri… “Koş Balkabağım, Koş, torununun düğününe giderken kendisini yemek isteyen bir kurt, bir ayı ve bir aslan ile karşılaşan yaşlı bir nineciğin başından geçenleri anlatır. Ninecik bu hayvanları, kendisi düğünden dönünceye kadar beklemeye ikna eder ve düğün kutlamalarının ardından torunu ile birlikte, üç vahşi canavarı alt etmek için zekice bir plan yapar.
Hareketli ritmiyle ve bugün hâlâ dillerde dolaşan Portekizce versiyonunda yer alan neredeyse bir tekerleme özelliğindeki 'lenga-lenga' (Koş balkabağım, koş) bölümüyle bu masal pek çok anlatım, öyküleme ve canlandırmaya olanak sağlıyor. Portekiz’de son derece tanınmış bir çizer olan ve Ulusal Resimleme Ödülü’nü birkaç kez kazanmış bulunan André Letria, karakterlerin ifadelerini vurgulayarak ve imgeleri son derece belirgin esprili görsel unsurlarla zenginleştirerek çok güçlü ve kişilikli karakterler yaratmış.”

Uyumadan önce, başucumuzdan ayırmadıklarımız arasında yer alıyor bu kitap… Tavsiye ediyorum…

9 Eylül 2009 Çarşamba

CEMİLE - Aline de Petingy - Kaknüs Yayınevi

Cemile Tombişe Öğretiyor serisinden daha önce bahsetmiştim... Sıra geldi Cemile serisine... Ebru bu kızıl saçlı cimcimeyi çok benimsedi ve her kitabevine gittiğimizde inatla bu seriden kitaplar seçti... Dayanamadım ve sonunda seriyi ben de tamamladım...
Ama....
Kesinlikle tavsiye etmiyorum...
İlk olarak Camille'in yani Cemile'nin Fransızca'dan çevirisi hiç başarılı değil...
Birçok yerini okurken düzeltme yapmak zorunda kalıyorum...
Sonra Cemile'nin bazı davranışlarına verilen tepkiler ya da yorumlar kesinlikle yanlış... Hele "Cemile Kötü Söz Söylüyor" isimli olanı, Ebru'ya okumadan rafa kaldırdım...
Bazılarında ise başlığa bakıyorsunuz ve "Hah! Tamam... Şöyle bir olumlu davranıştan bahsetmeye çalışacak" diyorsunuz.... Ama hikaye bittiği zaman, sizin kafanızda bile bir anafikir oluşmuyor...
Velhasıl, alırken yukarıdaki durumlarla karşılaşmaya hazır olun diyeceğim...

10 Haziran 2009 Çarşamba

BÜTÜN GÜN ESNEYEN PRENSES - Carmen Gill - Redhouse Kidz

Bütün gün esneyen bir prensesin hikayesini anlatıyor bu kitap... Öyle çok esneyen bir prenses ki bu; saraydaki kralın, kraliçenin, bakanların, kedinin ve köpeğin bile esnemesine yol açıyor... Dünyanın dört bir yanından gelen çeşitli yemekler, gül yaprakları serpilmiş kuştüyü yataklar, komik hikayeler anlatan bir fil, şifacılar ve şarlatanlar.... Bir çare bulamıyor prensesin hastalığına... Bir gün prenses bahçede gezerken, uşağın oğlunun havuza düşmesi üzerine gülmeye başlıyor.. Uşağın oğlu ile arkadaş olan prenses onunla çocukluğunu doya doya yaşamaya başlayınca, esnemeyi bırakıyor... Saray ahalisi de bu hastalığından kurtuluyor...
Çocukluğu çocuk gibi yaşamanın ve arkadaşlığın önemini çok güzel vurgulayan bir kitap bu... İllüstrasyonlarda kullanılan renkler ve desenler öyle güzel ve yumuşak ki, sadece öyküsünün sıcacık havası ile değil, bir bütün olarak insanı bağlıyor kendine...
Prensesin esneyen ağzını, silinmiş bir çizgi oalrak ifade eden tarzına bayılıyorum...
Ebru da bayılıyor bu kitaba... Ama o, kendi nedenlerini şimdilik içinde saklı tutuyor.

CEMİLE TOMBİŞE .... ÖĞRETİYOR - Aline de Petingy - Kaknüs Yayınevi

Redhouse Kidz yayınlarının izini okur çocuk blogunda bulmuştum... Cemile serisi ile ilgili olumsuz yorumu yine orada okumuştum... Uzak durdum bir süre...
Ama Cemile'nin oyuncak ayısı Tombiş'e birşeyler öğrettiği ayrı bir seri çok işimize yaradı... Ebru bu kitaplardan birini kendi isteği ile almıştı kitapçıdan... Sonradan faydasını görüp seriyi tamamladım...
Kesinlikle çok başarılı kitaplar değil. Bazı zıt kavramları, kelimeleri ya da renkleri çok daha doğru örneklendirmeler ile yapabilirdi yazar... Yine de Cemile'nin bu serisi sayesinde, Ebru bütün renkleri biliyor artık. Onun öğrettikleri ile kamadı; gri, siyah, krem rengini de biliyor... Bununla da kalmadı açık ton, koyu ton da biliyor... Şekilleri de öğrendi... Oval, baklava bile diyor ve beni acayip eğlendiriyor...
Alternatifleri konusunda fazla bilgim olmadığından, şimdilik tavsiye edebileceğim bir seri diyebilirim...

13 Nisan 2009 Pazartesi

SÜPÜRGEDE YER VAR MI? - Julia Donaldson - Popcore Yayınları

Ebru'ya çok önceleri aldığım bu kitap geçen haftaya kadar hiç ilgisini çekmemişti. Ama bir haftadır günde 3-4 defa okuyoruz. Kızımı bu kitabı kendi başına okumaya çalışırken yakalıyorum arada... Tek tek sayfaları çeviriyor ve hikayeyi kendi kelimeleri ile anlatıyor...
Süpürgesinde kedisi ile uçarak gezintiye çıkmış olan bir cadının hikayesi bu... Sırası ile şapkasını, saçındaki kurdelasını ve sihirli değneğini düşüren cadı, onları bulmasına yardım eden köpeği, kuşu ve kurbağayı sırası ile süpürgesine alıyor... Ancak ağırlıklarına dayanamayan süpürge ortasından kırılıveriyor... Bir ejderhanın eline düşen cadıyı süpürgesine aldığı dostları kurtarıyor... Bunu sevinci ile cadı, kazanında birşeyler kaynatıp sihirli sözleri mırıldanıyor ve üstünde koltukları, duşu ve kuş yuvası ile yepyeni bir süpürge ortaya çıkıyor...

Yine dostluk üzerinde bir kurgusu olan bu hikaye, tekerleme şeklinde yazılmış ve tekrarlar yapılmış.

27 Şubat 2009 Cuma

KELEBEKLERİN YOLCULUĞU - Paula Carbonell - Redhouse Kidz Yayınları

Biraz ara verdim bloga. Bu biraz, şimdiye kadar Ebru'ya aldığım kitapların hangileri daha çok ilgi uyandırıyor diye görmek için verilmiş bir ara oldu.
Hadi kızım sana kitap okuyayım diyorum. Bazen de onun canı birşeyler dinlemek istiyor. Koşarak kitaplarının arasından seçim yapıp bana getiriyor. En severek resimlerini okşadıklarını ve ilgiyle dinlediklerini onum önemseme sırasına göre yazıyorum:
1. Çilli (Bayılıyor! Her sayfasını, her okuduğum kelimeyi büyük bir ilgi ile takip ediyor.)
2. Kırmızı Elma
3. Pembe Ayıcığın Düşü
4. Çikolata
Ebru'nun ilgi duyduğu kitapları incelediğimde, özellikle Redhouse Kidz yayınlarından olan kitapların ona daha çok keyif verdiğini farkettim. Bu durum, kitaplardaki hikayeler kadar illüstrasyonların da çok özenli olmasından kaynaklanıyor. Her bir sayfa başlı başına özel bir tarz (kağıt yapıştırılarak, kurşunkalem ile karalanarak, gazete sayfaları, pasteller mürekkepler bir arada vs) kullanılarak planlanmış olarak karşımıza çıkıyor. Sadece hikayenin kurgusunda değil, resimlerde de kullanılan bu özenli yaklaşımı kızım bile hissedebiliyor.
Bu nedenle Redhouse Kidz Yayınlarından 8 adet kitap daha aldım. Sırası ile burada da tanıtacağım.
İlk kitap, portakal ağacından limon ağacına giden uzun yolda başkalarını da sırtına alıp taşıyan bir tırtılın -yine tırtıl!- hikayesini anlatıyor. Uğurböceği, karınca, kulağakaçan, pire ve çekirge, bu iyiliğin karşılığını ödemekte gecikmiyorlar ve limon ağacında zorluklarla karşılaşan tırtıla yardım ediyorlar. Tırtıl burada ayrıca bir dişi tırtıl ile karşılaşıyor ve aynı zaman diliminde kelebeğe dönüşüyorlar. Arkadaşlığı, yardım etmeyi ve sevgiyi anlatırken güzel bir kurgu seçen kitap sadece hikayesi ile değil, illüstrasyonları oluşturan renkler ve teknik ile de çok özel; farklı materyaller, kes yapıştır tekniği kullanılarak resim oluşturulmaya çalışılmış. Elişi kağıtları, kibrit kutusu gibi.
Akşam Ebru'nun tepkisi ne olacak, merak ediyorum.

16 Şubat 2009 Pazartesi

ONUN SEÇİMİ...

Cumartesi günü Remzi Kitapevi'ne gittik... Eşimin bir ingilizce sözlük alması gerekiyordu... Kalabalık ve hengamenin içinden geçerek çocuk kitaplarının satıldığı bölüme gittik kızımla... (Kitapçıların böylesine kalabalık olması aslında sevindirici bir durum tabi...) Ben ne alabilirim diye bakınırken Ebru "TITIL" yani TIRTIL diye bağırdı... Yoktur diye pek önemsemedim kızımın tepkisini... Arkamı döndüm ki, gerçekten de tırtıl kitabı var... Bulamayanlara duyurulur... Ebru kitabı alıp direkt kasaya yöneldi... Kızım senin var bundan deyip vazgeçirdim...
O sırada yukarıdaki kitabı aldı ve kasaya yöneldi.. İlk kez bir kitap seçti, hevesini kırmayayım diye aldım ben de...
İçindeki akışa göre yanında butonları olan bu kitabı hiç sevmedim... Öncelikle butonlara basınca çalan müzikler korkunç.. Birisi rap tarzı söylenmiş, kafiye olsun diye saçma cümleler kurulmuş... diğerleri keza öyle... Yazılı olan metin hiç önemsenmemiş, öylesine, butonlara öncelik vermek için kurgulanmış bir ktap bu... Tek olumlu yanı, kitabın akışı içinde butonların küçük resmi de var... Ebru eşleştirme konusunda hiç sıkıntı çekmeden, resimde olan hangisi ise ona bastı ben okurken... Transa geçmiş vaziyette, o kötü şarkıları dinledi...
Eşim dayanamayıp bir ara sakladı kitabı... İyi de etti ne yalan söyleyeyim...
Neyse...
Düğmeli olan ama daha faydalı ve güzel yazılmış kitap önerileriniz var ise, benimle paylaşırsanız sevinirim...
Son söz:
"hey Ercan,
süt getirdi amcan,
yatmadan önce,
uyumadan önce,
bir bardak süt,
içmeli insan,
değil mi Ercan"
ALLAHIM!!!! Ezberlemişim....

16 Ocak 2009 Cuma

ÇİLLİ - Marise Núñez - Redhouse Yayıncılık

Anne tavuk ile oğlu Çilli'nin mutlu bir hayatları vardır. Çilli bir gün annesinden pasta ister, ancak annesi ateş yakmak için odun gerektiğini söyler. Odun toplamaya giden Çilli, Yoluk Tüylü Kara Kedi'ye yakalanır. Kedinin kendisini yememesi için, pastanın yarısını ona vereceği konusunda söz veren Çilli, dayanamayıp pastanın tamamını yer. Duruma sinirlenen Yoluk Tüylü Kara Kedi'den şans eseri kurtulur.

Redhouse Kidz Yayınları'ndaki bütün çocuk kitapları güzel galiba diye düşünüyorken, "Çilli" bu yargımı bozan bir kitap oldu. İllustrasyonları çok güzel ama öykünün barındırdığı olumsuz unsurlar - kedinin civcivi yemek istemesi, kovalaması, civcivin annesi ile saklanması, korkudan titremesi - Ebrulime biraz fazla gelebilir diye düşündüm. Masallarda ya da öykülerde yer alan üvey ana, öldürmek, yemek, korkmak gibi unsurları aktarmak ne kadar doğru bilmiyorum. Daha çok mu erken yoksa bunlarla eninde sonunda tanışacak diye anlatmalı mı hala tartıyorum kafamda...

Bu kararı tam olarak vermeden da kızımla tanıştırmayacağım.
Şimdilik sadece rafımızdaki yerini aldı bu kitap...

PEMBE AYICIĞIN DÜŞÜ - Roberto Aliaga - Redhouse Kidz

Hüngür hüngür ağlayan pembe bir ayıcığın öyküsü bu... Düşünü arayan Pembe Ayıcığın...
Ona önce zürafa yardım elini uzatıyor... Ta yukarılara ,gökyüzüne uzanıyor ve çok uzun bir atkı ile geri dönüyor. Ağlamaya devam eden Ayıcığın boynuna sarıyor. Sonra bir at gelip yardım teklif ediyor. Dörtnala koşup yeryüzünde heryeri arayıp tarıyor, Ayıcığın düşünü bulamıyor. O da nallarla dönüyor... Suyun altına dalıp orada arama yapan kurbağa ise elinde bir güneş gözlüğü ile dönüyor. Ağlamaya hala devam eden Ayıcığın hikayesini dinleyen baykuş, onların Ayıcığın düşünün değil kendi düşlerinin peşine düştüğünü söylüyor. Bir ninni söylüyor. Ayıcık uyuyarak kendi düşüne kavuşuyor.
Yardım etmenin erdem olduğunu ama o yardımı yaparken kendimizi o kişinin yerine koymamız gerektiğini anlatan sıcacık bir öykü bu. Ebru o inceliklerin farkında mı bilmiyorum ama ben yavaş yavaş yükselerek gökyüzüne uzanan zürafayı çizerken kullanılan çizim tarzına, bütün yeryüzünü dolaşan zürafanın postunun yüzeyinde kullanılan harita grafiklerine, kurbağanın yüzücü kıyafetine bayıldım!..

13 Ocak 2009 Salı

NASIL YAPSAM?...

Kitapları tanıtırken kullandığım etiketler için bir standart geliştirmek lazım...
Nasıl yapsam bilemiyorum...
Önerileri olan varsa sevinirim...

12 Ocak 2009 Pazartesi

MUMUK SERİSİ - Selçuk Demirel - Yapı Kredi Yayınları

Bu kitapların varlığını tamamen unutmuştum... Geçen gün Çiğdem hatırlattı bana... İşin içinde Selçuk Demirel var, Abidin Dino ile yaşanmışlıklar var dedim... Şimdilik kızıma bir kaç beden büyük gelse de, almadan edemedim. Varsın hikayeleri şimdi anlamasın, ama desenlerin güzelliğini şimdiden parmakları ile okşasın istedim.
Hikayelerini biraz basitleştirerek anlattım Ebrulime... Fransa'da yaşayan Mumuk'un kara saçlarını, sol yanağındaki kara benini, kara gözlerini gösterdim önce. "MU" dedi..
Oyuncaklarını, kendi diktiği bebeğini, kitaplarını anlattım... Fotoğraflarını anlatmamı özellikle çok sevdi. "Bak büyümüş" dedim, "Ebi" dedi... "Evet, sen de büyüdün" dedim...
Sıcacık, gülümseten, oyuncak emek ile yapıldıysa güzel diyen, okumak büyüleyici bir güzelliktir diyen kitaplar bunlar... Çocukların dünyasına dair sevgi dolu kitaplar... Hem hikayeleri ile, hem de resimleri ile...
EDİT: (13-.04.2009) Sandığım kadar da büyük beden değilmiş bu kitaplar... Şimdiki telaffuzu ile MUMU herşeyi ile günlük hayatımızın tam ortasında... Yatmadan önce en az bir defa okunanlar listesinde...

KIRMIZI ELMA - Feridun Oral - Yapı Kredi Yayınları

Karlı bir kış gününde karnını doyurmak isteyen ve ağacın dalındaki son elmayı görerek, onu almaya çabalayan tavşanın hikayesi bu. Sırası ile fare, tilki ve ayının katılımı ile üstüste çıkarak, ancak elmaya ulaşabilen kafadarlar, çabalarının sonucunda hep birlikte elmayı yiyor ve ayının ininde hep birlikte uyuyorlar.
Arka kapakta tavşan, ayı, fare ve TİKLİ yazsa da keyifli bir hikaye...
Kitabın resimleri, arka plan, hayvanlar hep kahve tonlarda... Bir de kar olunca soğuk ve puslu havayı tam içinizde hissediyosunuz. Bu fonda kırmızı elma size bile çekici geliyor.
Ebru kırmızı elmayı çok sevdi... Emme diyerek her sayfada heyecanla onu işaret etti... Bir de yardımlaşmak için Bremen Mızıkacılar gibi üst üste çıkmalarını heyecanla - el kol hareketleri ile- anlattı...

8 Ocak 2009 Perşembe

ELMER VE KELEBEK - David McKee- Kır Çiçeği Yayıncılık

Bir alışveriş merkezinde gezerken, bir sürü oyuncağın arasından, Ebru ısrarla bu kitabı eline aldı ve bırakmadı... Üstündeki resme bakınca bunun "ke'den" yani kelebekten kaynaklandığını anladım. Şöyle bir göz gezdirdim ve kelebeğin hatırına kitabı satın aldım.
Gökkuşağı renklerindeki Elmer isimli sevimli fil ormanda dolaşırken, bir dal parçasının altında kalmış minik bir kelebeği kurtarıyor. Kelebeğin, "bu iyiliğin karşılıksız kalmayacağı" sözü ile kelebek çok küçük olduğu için içten içe dalga geçen Elmer, yoluna devam ediyor. Daha önce farketmediği bir patikayı denemeye karar veriyor. Ancak patika, Elmer geçince çöküyor. Patikanın diğer tarafında, mağaranın ağzında mahsur kalan Elmer, çaresiz kelebeğe sesleniyor. Kelebek Elmer'ın fil arkadaşlarını yardıma çağırıyor. Filler bir sarmaşığın yardımı ile Elmer'ı kurtarıyor.
Mesaj kaygısı çok yokmuş gibi duran ama çocuklara yardımlaşmanın, sevecenliğin erdem olduğunu satır aralarında gösteren bir dili var. Yani aslında önemli olan öyküymüş gibi duruyor ama güzel mesajlar da veriyor. İllustrasyonlar cıvıl cıvıl; ağaçlar, çiçekler, her sayfada farklı nitelikleri ön plana çıkarılarak rengarenk resmedilmiş.
Ebru en çok dalın altında kanadı görünen kelebeğin olduğu sayfaya odaklandı önce. Sonraki sayfada Elmer'ın muhteşem gücü ile kelebeği kurtardığını heyecanla anlatınca, mutlulukla kıkırdadı. Sonrasında ise öyküyü dinlemek yerine her sayfada kelebeği bulmaya odaklandı. Ben başka şeylere de odaklanabilsin diye çiçek ve ağaçları da öğrettim.
Kır Çiçeği Yayınları'nda dizinin başka kitapları da mevcut.

7 Ocak 2009 Çarşamba

ÇİKOLATA - Marisa Núñez - Redhouse Kidz Yayınları

Okur-Çocuk blogunda görüp merak ettiğim ve aldığım bir kitap bu...
İyi etmişim... Ebruli bayıldı bu yumuşak renkler ve sözcüklerle anlatılan hikayeye... İlgisi tam isteğim kıvamda olmasa da gülümseyerek dinledi okuduklarımı, sevgi ile baktı kitabın sayfalarına... Bunu biraz da küçük olmasına bağlıyorum. Eminim sonradan daha çok sevecek...
Hikaye, Afrika ormanlarında arkadaşları ile birlikte huzurlu bir hayat süren Çikolata isimli su aygırının şehir hayatını merak etmesi ile başlıyor... Şehre gidip giysiler alıyor, restoranda yemek yiyor ve küvette banyosunu yapıyor. Gece ise bir otel odasında kalıyor. Geri döndüğünde yaşadıklarını arkadaşları ile paylaşıyor ve sonuç olarak ormandaki hayatının çok güzel olduğuna karar veriyor.
Sevgi dolu bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Sıcacık dostlukar var, birbirine saygılı ve tepeden bakmayan karakterler var.. Suaygırı, maymun zürafa; farklılıklarına rağmen aynılar, farklılıklarına rağmen birbirlerini seviyorlar... Kitabın illüstrasyonlarında kullanılan renkler ve çizgilerin yumuşaklığı sizi bile sarmalayan konunun sıcaklığını çok güzel yansıtmış.

THE VERY HUNGRY CATERPILLAR - Eric Carle


Sevgili Ayşin hediye etmişti bu kitabı... Yanında videosu ile birlikte...
Bu kitap olmazsa olmazımız oldu o günden beri... Yatağa giderken bile yanımıza aldığımız, peluş ayı niyetine sarıp sarmaladığımız...
Kitapta adı geçen aç tırtıl yumurtadan çıkıyor. Hikaye "Pazartesi günü 1 elma, Salı günü 2 armut, Çarşamba günü 3 erik....yedi. " diye devam ediyor. Karnı artık doyduğunda ise o artık büyük ve tok bir tırtıl oluyor... Kendine bir "koza" yapıyor. Kozadan çıktığında ise artık o rengarenk ve çok güzel bir kelebek...
İlk bakışta biraz gelişigüzel gibi algılansa da illüstrasyonları muhteşem. Ayrıca öğretici olması açısından da meyvelerin adetlerine göre resimleri var. Tırtılın yediği yiyeceklerin ortasında da delikler var ki bu aç tırtılın kitabınızı bile yediğini gösteriyor. Haftanın günleri de her seferinde sırası ile vurgulanıyor. Fon genelde beyaz bırakılmış ve illüstrasyonlar çok net algılanıyor.
Dili ingilizce olan bu kitap sanırım "AÇ TIRTIL" olarak dilimizde de basılmış. Ama şu anda piyasada yok... Kimbilir, belki de sahafların elinde bulunabilir. (Aç Tırtıl Öykü ve Resimler: Eric Carle Türkçesi: Fatih Erdoğan ISBN 975-7549-21-5)
Kitabın yazarı Eric Carle ile ilgili olarak internetten bir tarama yaptığım zaman ise kızımın ilgisinin boş olmadığını farkettim... Yazarın diğer kitaplarının yanısıra, kitapların videoları, çevirileri ve hikayelerinde geçen karakterlerin oyuncakları ve yapıştırmaları ile karşılaştım.
http://benkonusuyorum.blogspot.com/2009/01/very-hungry-caterpillar.html sayfasında da kitabın içini gösteren bir adet fotoğraf var. Bilginize...

HANGİ KİTAP?...

Hangi kitap sorusunun cevabı çok önemli geliyor bana...
Aldıkları bilgileri, gördükleri resimleri, duydukları sesleri beyinlerine kaydetmek konusunda öylesine başarılı ki çocuklar, hiçbir şey öylesine olmamalı...
Öylesine aldığım kitaplar oldu...
Olmadı değil...
Sadece resimlerini beğendiğim için aldıklarım, Ebru'nun ilgi duyduklarını konu ediyor -kelebek, tırtıl, aydede - diye aldıklarım...
Çok doğru bir başlangıç noktası olmadı belki yaptığım ama Ebru'nun kitaplara ilgi duymasını başarabildim...
Bundan sonra çok daha fazla araştırarak, bilinçli seçimler yapmaya çalışacağım...